İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, İstanbul'da olası bir depremde yüksek gelirli kesimin oturduğu pahalı konut stoğunun daha fazla zarar göreceğini kaydetti.
Türkiye inşaat sektörünün çatı kurumu yöneticileri, yapı sektörünün geleceğini Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM) tartıştı. Durbakayım, moderatörlüğünü YEM Satış ve Pazarlama Grup Yönetmeni Tolga Türkanık’ın yaptığı panelde yapı sektöründe deprem güvenliğine ilişkin açıklama yaptı.
Türk müteahhitliğinin dünyada başarılı bir noktada olduğunu aktaran Durbakayım, sektörün geçici ve hevesli müteahhitlerden arınması gerektiğini anlattı.
Türkiye’de yaklaşık 200 bin müteahhidin iş yaptığını aktaran Durbakayım, sektördeki kamu yararını gözetmeyen paydaşların temizlenmesi gerektiğini belirterek, “Artık akla karanın ayrılması lazım. Bu kadar insan inşaat sektörüne hevesle girip tekrar çıkabiliyorsa burada sorun var demektir. Giriyorlarsa hemen çıkamamalılar. Büyük olmak zorunda değiller, kaliteli iş yapsınlar, bunu da sürekli yapsınlar” dedi.
Depremde yüksek gelirli kesimin oturduğu konut stoğunun daha fazla zarar göreceğini savunan Durbakayım, şöyle konuştu:
“Olası İstanbul depreminin en fazla vuracağı yerler pahalı bölgelerdir. Daha mütevazı yerlerde mekanlar küçük. 100 metrekare, 70 metrekare daireler var. Bunlar en kötü malzemeyle dahi yapılsa burada oturanlar ağır yaralı kurtulma şansınız var. Ama zengin bölgelerde aynı itinasızlık 120 metrekare salonlarda olacak. Eğer santral kirişi yan çevirdiğim vakit yassı oluyor mantığında yapıldıysa bu, perdeleri, kolondaki demirleri burada daha fazla koydum diye içini ferahlatıyorsa ki bu binalarda böyledir. Allah korusun buralarda bırakın siz yaşam garantisini yaralıları, cenazeleri dahi oraya ulaşıp çıkarmamız mümkün olamayacak.”
– “En büyük çevrecilik mevcudu korumaktır”
Haliç’e sanayi tesisleri kurmanın hiçbir mantığı bulunmadığını, mevcut yapıları yıkarak bir yere varılamayacağını dile getiren Durbakayım, şunları kaydetti:
“En büyük çevrecilik mevcudu korumaktır. Yık, yeniden yap nereye kadar gidebiliriz. Onun için geri dönüşümlü bir şekilde ilerlemek, var olan yapıları yeni teknolojilerle yenilememiz çok daha mantıklı. Korkarım bugün kentsel dönüşüm adına yaptıklarımızı da 30 yıl sonra bilmem ne kanununa göre yeniden yapmak zorunda kalacağız. Kötü inşaat yapanlardan belli bir kısmı yaptıkları binaya çürük raporu alıp tekrar yapıyorlarsa burada zihniyet sorunludur. Kötü konut stoğunun müsebbibi budur. Başarısız ameliyat yapan bir doktora yeniden ameliyat oluyorsanız suç sizdedir.”
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Başkanı Dündar Yetişener ise ev alacakların manzaradan ziyade, dış cephe ve çatıya dikkat etmeleri gerektiğini, güvenli yapıların sadece doğru malzemelerle üretilebileceğini söyledi.
Yetişener, kamu kesiminde “rüzgar yükü” tanımının dahi ayrı ayrı yapıldığını belirterek, inşaat sektöründe birlik ve bütünlüğün sağlanması için daha fazla diyalog ortamı sunulması gerektiğini anlattı.
Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) Başkanı Aytek İtez de Türkiye’de 30 binin üzerinde mimar bulunduğunu belirterek, insan yaşamını önceleyen “duyarlı” bir inşaat sektörünün Türkiye’nin menfaatine olacağını söyledi.
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Özdil de Türkiye’de metropolleri yaşanabilir kılmak için daha çevreci bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini, bunun da tasarımla başlayacağını söyledi. (Sözcü)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder